Op.Dr. Banu Çiftçi
yükleniyor...
Randevu için
0(533)687 25 23

Günümüzde, hastalıkların tanısı için çok sayıda ve ileri teknolojiye sahip görüntüleme yöntemi kullanabiliyoruz. Dolayısıyla, röntgen (X-Ray grafi, Bilgisayarlı Tomografi), ultrasonografi ve manyetik rezonans (MRI) gebelikte de karşımıza çıkıyor.

Gebe olduğunun farkında olmayan bir kadın, herhangi bir sebeple, bu tanısal görüntüleme yöntemlerini kullanmış olabiliyor. (örneğin; röntgen çektirmiş olabiliyor) Bazen de gebe bir kadında tıbbi bir gereklilikle tanısal görüntüleme yöntemlerine ihtiyaç duyabiliyoruz.

Hem doğum hekimleri hem de anne adayları açısından, bu tanısal görüntüleme yöntemleri içinde en çok endişe uyandıran röntgen çekimi oluyor. Bu tedirginliğin sebebi, herhangi bir dozda radyasyona maruz kalmanın, anne karnındaki bebeğe zarar vereceği ya da sakatlığa neden olacağı korkusudur. Hatta bu endişeyle, gebelik sonlandırılmasına kadar gidilebilir.

Bilimsel olarak kanıtlanmış olarak, tanı amaçlı, bir defa yapılmış olan görüntüleme yönteminin, anne karnındaki bebeğe bilinen hiçbir zararı yoktur. Bu şekilde maruz kalınan radyasyon miktarı, kaç haftalık olursa olsun, bebeğe zarar verecek düzeyin çok çok altındadır. Yani gebeliği fark etmeden, bir defa çekilmiş olan röntgen filmi sebebiyle, gebelik sonlandırılmamalıdır.

Bebeğe zarar verebilecek düzey 5 rad (5000 mrad) üzerindeki radyasyon değerleridir. Sık kullanılan yöntemlerde maruz kalınan radyasyon miktarı şöyledir;

Akciğer röntgeni (2 yönlü çekilmiş)                   0.02-0.07 mrad

Karın röntgeni                                                100 mrad

İlaçlı böbrek filmi

Kalça filmi                                                      200 mrad

Mammografi                                                   7-20 mrad

Baryumlu bağırsak filmi                                   2-4 rad

Bilgisayarlı kafa ya da göğüs tomografisi

Bilgisayarlı karın ya da bel tomografisi             3.5 rad

Görüldüğü üzere, bebeğin maruz kaldığı radyasyon, sınır olan 5 radın oldukça altındadır ve bir defa çekilmiş olması, gebelik kaybı, bebekte gelişme geriliği ya da doğumsal sakatlığa yol açmaz, gebelik sonlandırılmasını gerektirmez.

 

Sonuç olarak;

  1. Tanı amaçlı, bir defa yapılmış olan görüntüleme yönteminin anne karnındaki bebeğe olumsuz bir etkisi yoktur.
  2. Gebe bir kadında tıbbi bir gereklilik varsa, tanı amaçlı, bir defa yapılacak olan görüntüleme yöntemi asla ertelenmemelidir.
  3. Tıbbi olarak uygunsa, doktorunuz röntgen yerine, iyonize radyasyon içermeyen ultrasonografiyi veya MRI önerebilir.
  4. Ultrasonografi ve MRI, iyonize radyasyon içermez ve gebelikte bebek üzerine bilinen bir zararı yoktur. Ultrasonografi, ses dalgaları, MRI da manyetik dalgaları kullandığı için, gebelikte rahatlıkla kullanılır. Ultrasonografiyi, bebeğin takibinde sık kullanmakla beraber, bazen bebekle ilgili tanı konulamadığı durumda, fetal MRI yapılır. Yani zararın aksine, anne karnındaki bebeğin sağlığını izlemede ve bebeğe anomali tanısı koymada, bu yöntemler bize çok değerli bilgiler verir. Gebelik ve ultrasonografi
  5. Eğer çok sayıda tanısal görüntüleme yöntemi uygulanması gerekiyorsa ya da anneye gebe olduğundan habersiz çok sayıda tanısal görüntüleme yöntemi uygulandıysa, doz hesaplaması için, radyoloji uzmanına yönlendirmek gerekir.
  6. Tiroit hastalıklarında kullanılan, Radyoaktif iyot tedavisi (atom tedavisi) bebeğe ciddi zararlar vereceğinden, gebelikte yapılmamalı, ertelenmelidir. Hatta böyle bir tedavi alan, üreme çağındaki kadınlara en az 6 ay gebe kalmaması önerilir.
  7. Görüntüleme yöntemlerinde bazen de radyoopak madde kullanımı gerekir (ilaçlı film). Bu ilaçların bebek üzerine zararlı bir etkisi gösterilmemiş olsa da yarar-zarar oranına göre karar verilmelidir.
  8. Karın dışındaki, tanısal amaçlı film çekimlerinde, anneye, karnı koruyacak, yelekler giydirilmelidir.