Gebeliğin 20. Haftadan önce sonlanması veya 500 gr ın altında olan bebeğin doğmasına “erken gebelik kaybı”, “düşük” diyoruz.
Düşük, düşünülenden daha sık rastlanan bir durumdur. Kliniğe yansımış, yani kalp atışı ultrasonla kanıtlanmış ya da kese görülmüş gebeliklerin % 15 i düşükle sonuçlanmaktadır. Klinik olarak henüz farkında olunmadan sonlanan gebelikleri de hesaba katarsak, döllenme olmuş olan bir gebelikte başarısızlık oranı % 40 a kadar çıkabilmektedir. Yani yerleşemeyen ya da iyi tutunamayan bir embryo, henüz adet gecikmesi yaşanmadan kaybedilebilir. Dolayısıyla siz bunu hiç fark edemeden düşük yapmış da olabilirsiniz. Genellikle de birkaç günlük adet gecikmesi sonrası kanamam başladı diye değerlendirdiğiniz bir durum aslında erken bir gebelik kaybı olabilir ve bunun farkında olamayabilirsiniz.
Tüm bu kayıplar da dikkate alındığında, insan ırkının çok da üretken olmadığı sonucu çıkarılabilir. Döllenme gerçekleştikten sonra sağlıklı bir bebeğin doğması ihtimali neredeyse yarı yarıyadır.
Çoğu düşük, döllenmeyle oluşan embryonun kromozom sayısının anormal olmasından kaynaklanır. Anne ve babanın üreme hücreleri olan sperm ve yumurta, vücuttaki diğer hücrelerin yarısı kadar yani 23 kromozoma sahiptir. Döllenme gerçekleşince, birleşme sonrası 46 kromozoma sahip yeni birey oluşur. Bazen tamamen tesadüfî olarak, bu iki takım kromozom sayı olarak eşit birleşemez ve anormal sayıda kromozom oluşur. Kromozom sayısı anormal olan embriyo da genelde hayatta kalamaz ve doğa bunları eler. Nadiren de hayatta kalırlar ama ciddi doğumsal kusurlara sahip olarak doğarlar. (Örneğin Down sendromu yanlış birleşme sonrası, bebeğin 21. Kromozomun 2 değil 3 adet olmasından kaynaklanır).
Düşük materyalleri incelendiğinde, %70 oranla kromozomal anormalliğe rastlanır. Aslında bu bebeklerin doğmayıp, düşükle sonuçlanması, doğal bir elemedir ve her ne kadar psikolojik olarak çok travmatik olsa da aslında sizin için yararlı bir sonuç olarak değerlendirilebilir.
Kromozomal anormallikler her ne kadar tesadüfî olsa da, ilerleyen anne yaşıyla beraber artış gösterir. Örneğin, 40 yaş sonrası gebeliklerin üçte biri bu tarz kromozomal anormallikler nedeniyle kaybedilir.
Düşüğün belirtisi, vajinal kanama ile beraber, kasık ve bel ağrısıdır. Kanama adet kanaması şeklinde olabileceği gibi, pıhtı ve parça düşürme şeklinde de olabilir.
Gebeliklerin neredeyse yarısında, erken dönemde, lekelenme şeklinde, sadece çamaşırınıza bulaşmış bir kan görebilirsiniz. Kendiliğinden geçen bu lekelenmeye ağrı eşlik etmez ve şiddetlenmez. Ancak, genel olarak gebelikte her tür kanama, lekelenme de olsa, doktorunuza haber verme sebebi olmalıdır. Lekelenme bile olsa, düşük belirtisi olabilir.
Tıbbi olarak gebelikte erken dönemdeki her tür kanamayı, “düşük tehdidi” olarak tanımlarız ve değerlendirmek isteriz. Doktorunuz vajinal yolla muayene etmek isteyebilir. Bu şekilde, özellikle cinsel ilişki sonrası gerçekleşmiş kanamaların altında, rahim ağzında bir enfeksiyon ya da polip benzeri yapı saptanabilir ya da rahim ağzında açılma olup olmadığı görülebilir. Daha sonrasında da ultrasonla değerlendirilir. Bebeğin kalp atışlarını görmek ya da daha erken bir gebelikse, rahim içi keseyi görebilmek için yapılacak bu ultrason çok önemlidir. Doktorunuz, kesin tanıyı koyabilmek adına vajinal yolla muayene ve ultrason yapabilir. Burada bilinmesi gereken bunun bebeğe bir zarar vermeyeceği ve doktorunuzun da böyle bir ihtimal az da olsa zaten bunu size teklif etmeyeceğidir.
Bu yolla da bazen tanı koyulamayıp, kanda gebelik testi (beta hcg) değerinizi görmek isteyebilir. Yine de net bir tanının konabilmesi, özellikle dış gebeliği ekarte edebilmek adına, günler alabilir.
Eğer, kalp atışları görülüyorsa ve her şey yolundaysa, kanamanız yine de düşük tehdididir. Ve gereken tek şey sabırla beklemektir. İstirahat etmeniz gerekir ve cinsel ilişki yasaklanır. Bazen, doktorunuz progesteron türü bir ilaç verebilir ya da hiçbir tedavi vermeyebilir. Çünkü progesteronun düşükleri önlediğine dair kanıtlar yeterli değildir.
Böyle bir durumda, istirahatla kanamanız durup, gebeliğiniz sorunsuz devam edebilir. Kanama tüm gebeliklerin % 50 sinde görülebilirken, bunların sadece % 15 i düşükle sonuçlandığını unutmayın. Ya da düşüğe ilerleyecekse, istirahata rağmen, kanamanız artacak ve parçalı pıhtılı kanama yaşayacaksınız, bu da önlenemez düşük anlamına gelir. Yani tıbbi olarak burada çok fazla bir şey yapamıyoruz. Yanı sıra, zaten genellikle anormalliği olacak bir bebeği tutabilmenin de bir anlamı olmayacaktır.
Parçalı pıhtılı bir kanama sonrası, doktorunuz muayenede düşük yaptığınız tanısını koyduysa ve düşük tam olarak gerçekleşemeyip hala rahimde atılamamış gebelik materyali varsa, burada birkaç seçenek gündeme gelir.
Birincisi; herhangi bir enfeksiyon bulgusu yoksa, kendiliğinden atılması beklenebilir. 2 hafta veya bazen daha fazla sürebilecek bu beklemenin enfeksiyon ve aşırı kanama ihtimalini artırabileceği de bilinmelidir.
İkincisi; İlaç yardımıyla, doku atılmaya çalışılabilir. Bu ilaçlar, aşırı kanama, ağrı ve krampa sebep olabilir.
Üçüncü olarak da; vakum kullanılarak yapılacak bir cerrahi işlemle (rahim tahliyesi), rahim içi temizlenebilir. Bu işlem, anestezi altında veya anestezisiz, ofis şartlarında yapılabilir.
Hangi yöntemin seçileceği çok sayıda faktöre bağlıdır ve doktoru tarafından, her hastaya göre değişik karar verilebilir.
İşlem sonrası 2 hafta cinsel ilişki enfeksiyonu önleme amaçlı yasaklanır. İşlem sonrası doktorunuz kontrole çağıracaktır. Eğer, aşırı kanama, ateş, şiddetli ağrı gibi bir durum oluşursa, kontrol zamanınızı beklemeden, doktorunuzu aramalısınız.
Unutulmaması gereken bir diğer nokta da, eğer eşinizle aranızda kan uyuşmazlığı varsa, düşük sonrası, uyuşmazlık iğnesinin unutulmamasıdır.
Erken gebelik kaybı sonrası, 2 hafta gibi kısa bir sürede, yumurtlamanız gerçekleşebilir ve tekrar gebe kalabilirsiniz. Bu nedenle eğer tekrar gebelik istemiyorsanız, korunmalısınız. Hemen gebelik istiyorsanız da kendinizi psikolojik olarak hazır hisseder hissetmez, gebe kalmanızda hiçbir sakınca yoktur. Doktorların genelde önerdiği, birkaç aylık bekleme süresi, kendinizi psikolojik olarak yeni bir gebeliğe hazırlayabilmeniz için gerekli olan ortalama süredir.